15 Şubat 2011 Salı

Bir Kaç Düşman Yapmadan 500 milyon arkadaşa ulaşamassınız! (Facebook)

Facebook... Tüm zamanların en hızlı gelişen sosyal ağı... Bir tutku... Bir hastalık... İnsanlara farklı bakış açıları getiren bir kanal.
Kimileri "sözde" "ilkokul arkadaşlarını bulacağını" "iddia" ederek giriş yaptı bu ağa, kimileri meraktan, kimileri popüleriteye uzak kalmamak için, bazıları ise açık seçik karşı cins arama amacıyla...
The Social Network yani Sosyal Ağ 22 Ekim'de vizyona girdi... İlk haftasında 22 bin 778 kişi tarafından izlenen film, beklenen ilgiyi göremedi Türkiye' de.
Film dünyada gördüğü ilgiyi, Türkiye' de göremese dahi, Türkiye üye sayıları bakımından ABD ve İngiltere'nin ardından en büyük Facebook populasyonuna sahip ülke olarak kayıtlar arasında yer alıyor.

Facebook.com o dönemde üniversiteler arasında başlayan sosyal ağ yarışları ara
sında farlılık yaratan Harvard dahisi Mark Zuckerberg' in icadı. Genç öğrenci daha önce de oluşturduğu benzer içerikli sitelerden farklı olarak, önce Harvard' a, akabinde tüm dünyaya yayılan çılgınlığın mimarı.

Film'de anlatılanlara göre, Facebook.com' un, diğer değişle Zuckerberg' in diğerlerinden farklılığını şu şekilde sıralayabiliriz.
  • Doğru yerde, doğru biçimde büyüdü. Adımlarını yavaş yavaş attı.
  • Yalnızca belli bir kitleye değil, tüm dünyaya hitap etti. Ama yavaş yavaş büyüdü.
  • Gerekli üye sayısına ulaşıncaya kadar banner dahil tüm reklamlardan uzak durdu. İnsanların siteye alış-veriş için değil, sosyalleşmek için girdiklerine inanıyordu. Siteye hala önüne bir anda çıkan, ve accayip rahatsızlık verici pop-up'ların girişi yasak.
  • Reklam çalışmalarına doğru zamanda başladı. Küçük küçük işletmelerle değil, büyük işletmelerle anlaştı. Buda facebook' un başlangıçta bir reklam havuzuna dönüşmesine engel oldu.
  • Büyümek için küçük stratejiler üzerinde durmadı. Viral Pazarlama gibi maliyeti çok düşük tutundurma araçlarından yararlandı... Yayıldıkça büyüdü, büyüdükçe daha göze çarpar hale geldi.
  • Zuckerberg, bu çılgınlığın başarısı için, başarısız olanları çatının altından teker teker uzaklaştırdı...
  • Kullanımı çok basit uygulamalarla başladı. Kargaşadan uzak durdu. Siteyi bir anda çoklu fonksiyonların içerisinde boğmadı. Filmde de geçtiği gibi sitenin inşaası hiç bitmedi. Moda gibi gelişti...
  • Önceleri birbirlerinin ilişki durumları incelenip "sanal cilve" ile birbirlerine poke gönderilirken, ilk defa bir sosyal ağa "duvar" kavramı eklendi... Sayfalar "kişisel", ama duvarlar evrensel oldu.
  • 2006 yılında tüm üyelerin birbirlerini görebilmeleri sağlandı. Bu durum güvenlik tartışmalarına sebebiyet verdi ama bu durum büyümeyi daha da tetikledi.
  • 2008 yılında sohpet özelliği eklenerek, kişilerin birebir iletişim kabiliyetleri geliştirildi.
  • 2009 yılında ilk defa bir sosyal ağa "like" özelliği getirildi.
  • Ve 2011 yılında facebook'un marka değerinin 50 milyar dolara ulaştığı açıklandı.
Filmin çok değerli bir yapım olduğunu ve Altın Küre'de en iyi film ödülünü aldığını, 8 dalda da Oskar' a aday olduğunu tekrar hatırlatalım.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder